TANRIM BANA, DEĞİŞTİREBİLECEĞİM ŞEYLER İÇİN GÜÇ,
DEĞİŞTİREMEYECEĞİM ŞEYLER İÇİN SABIR,
İKİSİNİ AYIRT EDECEK AKIL VER...
Yaşamak mutlu olmakla eşdeğer. İyi yaşamak ve mutlu olmak her insanın hayali... Hepimiz bu yaşamda mutlu olmak için çalışıyoruz.
Bu yaşamda, ilk önceliğimiz temel ihtiyaçlarımızı karşılamaktır. (yeme-içme/giyinme/barınma vs.) Abraham Maslow, 1943 yılında İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı adında bir piramit tanıtıyor ve bu piramit modern psikolojinin temel taşı olarak olarak kabul görüyor. Bu piramitte ki gibi insanlar en temel ihtiyaçlarından başlayıp en üst düzey ihtiyaçlarını karşılamak için yaşam boyu uğraşıyorlar.
Maslow'a göre önce;
Temel ihtiyaçlar dediğimiz yeme, içme, barınma, cinsellik, kısaca yaşam dürtüleri , piramitte en altta yer alıyor, yani ilk önceliğimiz bu ihtiyaçlar...
Sonra, güvenlik,para,iş, mülkiyet gibi bu yaşamda emniyette olmamızı sağlayabilecek ihtiyaçlar...
Daha sonra sevme sevilme, aidiyet, arkadaşlık, kabullenilme ihtiyaçları...
Bir sonrasında; öz güven, başarı, saygınlık, ihtiyaçları...
Bunun bir üstün de; KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ( yaratıcılık, kendi potansiyelini gerçekleştirme ) ihtiyaçları geliyor.
Bu en üst aşamaya diğer ihtiyaçlar karşılanmadan geçilemiyor.
Kimine göre mutluluk, tüm bu ihtiyaçların karşılanmasıyla doğru orantılı; Kimine göre temel ihtiyaçlarını karşılayabilen mutlu. (Ki, çok önemli yaşamsal gereksinimler bunlar, bunları karşılayamayan insanın mutlu olmasını beklemek komik olur.)
Toplumumuzda ihtiyaçlarını karşılayabilen, işi, ailesi, çevresi, malı, seveni olan ama yine de mutsuz olan o kadar çok ki... Maddi olanaklar bir yere kadar mutlu ediyor , çünkü biz sadece beden değiliz ruhumuz var. Biz sadece madde değiliz manevi tarafımız var... Sonra bir arayış; NİYE BURADAYIM, NE İÇİN VARIM, NE YAPIYORUM gibi sorular başlıyor ve insan özünü ve gücünü keşfetmeye başlıyor, farkına varıyor. İşte ruhla işbirliği içinde, takıntıların ve olumsuzlukların yerini MUTLULUK alıyor. Mutluluk FARKINDALIK tır. Sanmayın ki mutluluk yaşam boyu, aksine mutluluk küçük anlar ve onun için o kadar değerli...
Mutluluk, ruh halimizle de doğru orantılı; bazen çok güçlü oluruz çok önemli sorunlar dışında kolay kolay yıkılmayız. Bazen de öyle bir durumda oluruz ki; ufacık bir stres, hafif bir rüzgâr bizi sarsar, kopma noktasına getirir. Bundan da hep başkalarını sorumlu tutarız. Hepimiz bunu yaparız. Yani mutsuzluğumuzun nedenini hep başkalarında ve dış etkenlerde ararız. Hep söylenir ve güleriz ya ; MUTLULUK ASLINDA İÇİMİZDE sözüne =) Aslında gerçekten öyle MUTLULUK BİZİM ORİJİNAL HALİMİZ... Biz çeşitli kaygılarla bu hali kaybettik ancak son yıllarda farkındalık çalışmalarıyla bakış açımız biraz değişmeye başladı.
Yaşamda değiştirebileceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz olayların farkına varıp değiştirebileceklerimiz için çabalıyor, değiştiremeyeceklerimizi kabul etmeyi öğrenmeye çalışıyoruz. En başta kendimizin değişmesi gerektiğini fark ediyor ve bu konuda çalışmaya başlıyoruz. Kendimize güveniyoruz, yaşama güveniyoruz, yaşamayı seviyoruz. Yaşam çok güzel ve değerli.
XX. Yüzyıl düşünürü Albert Camus ''Ölmeye yanaşmadığı sürece insan yaşamı seçiyor demektir, o zaman da yaşama değer veriyor demektir.'' der. Yine aynı düşünür şöyle der; ''Ölüm var diye kapatacakmıyız gözümüzü, yüreğimizi, bu yaşanası dünyanın güzelliklerine... madem ki yaşıyoruz, yaşadığımız sürece mutlu olmaya, sağımızda solumuzda mutluluk yaratmaya bakmalıyız. Mutluluk bir yerde ve her yerde, hiç bir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir.'' diyor.
Farkındalığımız arttıkça, daha mutlu olabiliyoruz, yaşamak çok güzel, nefes almak çok güzel, çok iyi anlıyoruz, yaptığımız her işte mutluluğu yakalıyoruz, yaptığımız işi de iyi yapıyoruz.
Yaşamın her alanında mutluluk verimliliktir, verimli yaşamaktır. İş hayatında da mutlu olan bireyler daha başarılı oluyorlar. Mutlu insanlar, çevrelerini mutlu ediyor, işlerine daha iyi odaklanıyorlar ve en önemlisi daha cesur olup hayallerini gerçekleştirebiliyorlar.
Gazete de bir haber okudum, çok hoşuma gitti; Güney Amerika ülkesi Ekvator'da MUTLULUK BAKANLIĞI varmış, hatta bakan ülkemize gelip Konya da Mevlana'yı ziyaret etmiş. Bu bakanlık halkın iyi yaşama hakkını gözetiyormuş ve hayatın bilincine varabilen, egolarından sıyrılmış bir nesil yetiştirmeye çabalıyorlarmış =)) Kişisel gelişime önem vererek halka'' buen vivir '' ( iyi yaşam ) sunmak, Mutluluk Bakanlığının felsefesiymiş. Çok gıpta ettim doğrusu, bir ülkenin, bir bakanın, sadece maddiyatın insanları mutlu etmediğini keşfedip bu konuda ciddi çalışmalar yapması harika. Ne diyelim darısı başımıza...
XX. Yüzyıl düşünürü Albert Camus ''Ölmeye yanaşmadığı sürece insan yaşamı seçiyor demektir, o zaman da yaşama değer veriyor demektir.'' der. Yine aynı düşünür şöyle der; ''Ölüm var diye kapatacakmıyız gözümüzü, yüreğimizi, bu yaşanası dünyanın güzelliklerine... madem ki yaşıyoruz, yaşadığımız sürece mutlu olmaya, sağımızda solumuzda mutluluk yaratmaya bakmalıyız. Mutluluk bir yerde ve her yerde, hiç bir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir.'' diyor.
Farkındalığımız arttıkça, daha mutlu olabiliyoruz, yaşamak çok güzel, nefes almak çok güzel, çok iyi anlıyoruz, yaptığımız her işte mutluluğu yakalıyoruz, yaptığımız işi de iyi yapıyoruz.
Yaşamın her alanında mutluluk verimliliktir, verimli yaşamaktır. İş hayatında da mutlu olan bireyler daha başarılı oluyorlar. Mutlu insanlar, çevrelerini mutlu ediyor, işlerine daha iyi odaklanıyorlar ve en önemlisi daha cesur olup hayallerini gerçekleştirebiliyorlar.
Gazete de bir haber okudum, çok hoşuma gitti; Güney Amerika ülkesi Ekvator'da MUTLULUK BAKANLIĞI varmış, hatta bakan ülkemize gelip Konya da Mevlana'yı ziyaret etmiş. Bu bakanlık halkın iyi yaşama hakkını gözetiyormuş ve hayatın bilincine varabilen, egolarından sıyrılmış bir nesil yetiştirmeye çabalıyorlarmış =)) Kişisel gelişime önem vererek halka'' buen vivir '' ( iyi yaşam ) sunmak, Mutluluk Bakanlığının felsefesiymiş. Çok gıpta ettim doğrusu, bir ülkenin, bir bakanın, sadece maddiyatın insanları mutlu etmediğini keşfedip bu konuda ciddi çalışmalar yapması harika. Ne diyelim darısı başımıza...
MUTLU OLMAK İÇİN =))
1-Daha çok sevin.
2-Daha çok gülümseyin, pozitif düşünün.
3.İşinizin dışında bir hobi edinin.
4-Hoşgörülü ve alçak gönüllü olun, her alanda büyüdükçe bu özellikleri geliştirin. UNUTMAYIN,BAŞAK OLGUNLAŞTIKÇA EĞİLİR...
5-Geçmişe takılmadan, geçmişten ders alarak yaşayın. Her deneyiminizi gelişmeniz için bir fırsat,bir öğretmen olarak görün.
6-Biraz yavaşlayın. Yaşamın koşturmasına kaptırmışız kendimizi, bir arkadaşımız ‘’nasılsın’’ dediğinde çoğunluğumuz ‘‘ne olsun koşturmaca gidiyoruz’’ deriz. Gerçekten öyle, nereye gittiğimizi bilmeden koşturuyoruz. Bir çift yürek romanında, Aborijinler, (Avustralya’nın yerli halkı ki; onlar kendilerine ‘’gerçek insan’’ diyorlar.) ‘’çok hızlı yürüdük, ruhlarımız geride kaldı ‘’der !!
Ben çok etkilenmiştim ve çok şey öğrenmiştim bu romandan...
7-Basit şeylerle mutlu olmayı öğrenin. Mutluluk büyük şeylerde değil küçük şeylerde gizlidir!
Örneğin yağmurlu bir havada evinizde, bir bardak çay içerek yağmuru seyretmek gibi, damlaların mucizesini izlemek veya yağmurda yürüyüp her şeyin arındığını yenilendiğini hissetmek gibi, doğayla le baş başa olduğunuzda yeşilin, çiçeğin, böceğin farkına varmak gibi, birine yardım etmek gibi, tanımadığınız birine gülümsemek gibi, susadığınızda bir bardak su içmek gibi, güzel bir yemeğin lezzetine varabilmek gibi, birini mutlu etmek gibi, sabahleyin sevdiklerinizle uyanmak gibi... Daha o kadar şey var ki mutlu olmak için...
Görebilmek, yürüyebilmek, yiyebilmek, yutabilmek, hissedebilmek, bunlar az şey mi, bunlar çok büyük mutluluk değil midir? Bunları ancak bunlardan yoksun kalınca anlıyoruz. Her şeyin değerini bunlara sahipken öğrenelim, sağlımıza şükredip tadını çıkaralım ne dersiniz =)
Örneğin yağmurlu bir havada evinizde, bir bardak çay içerek yağmuru seyretmek gibi, damlaların mucizesini izlemek veya yağmurda yürüyüp her şeyin arındığını yenilendiğini hissetmek gibi, doğayla le baş başa olduğunuzda yeşilin, çiçeğin, böceğin farkına varmak gibi, birine yardım etmek gibi, tanımadığınız birine gülümsemek gibi, susadığınızda bir bardak su içmek gibi, güzel bir yemeğin lezzetine varabilmek gibi, birini mutlu etmek gibi, sabahleyin sevdiklerinizle uyanmak gibi... Daha o kadar şey var ki mutlu olmak için...
Görebilmek, yürüyebilmek, yiyebilmek, yutabilmek, hissedebilmek, bunlar az şey mi, bunlar çok büyük mutluluk değil midir? Bunları ancak bunlardan yoksun kalınca anlıyoruz. Her şeyin değerini bunlara sahipken öğrenelim, sağlımıza şükredip tadını çıkaralım ne dersiniz =)
8-Yaşamda mutluluğu hep dışarıda aramayın (param olunca/terfi alınca/evim arabam olunca/beni sevince/bana gelince/şunu alınca/yapınca gibi...) bunun sonu ve yararı yok. Ayrıca elde edince de mutluluk kısa sürer ve yeni bir arayış başlar, BUNUN NEDENİ, İÇSEL MUTLULUK OLMADIĞINDA HİÇ BİR VARLIK, ZENGİNLİK BİZİ MUTLU ETMEZ...
9-Zor durumlarda bu da geçer diye düşünün. Gerçekten geçiyor değişiyor her şey, değişmeyen tek şey değişimin kendisiymiş!
10-Çevrenizi de mutlu edin.
11-Ekip arkadaşlarınızı, ailenizi, çocuklarınızı onurlandırın, onları övün.
12-Her gün birine mutlaka seni seviyorum deyin.
13-Geçmiş geride, gelecek ileride , BİZ TAM ŞU ANDAYIZ...Şu anda ve farkındalıkla yaşayın, anın tadını çıkarın. Daha önce de bahsettiğim gibi gerçek sadece ŞU ANDADIR.
15-Aile ve dostlarınıza zaman ayırın.
16-Kendinize iyi bakın. İyi beslenin, iyi dinlenin, yeterli uyuyun, egzersiz yapın, eğlenin. BU beden size verilmiş bir armağandır, değerini bilin.
17-Ruhunuzu besleyin(dua edin/inanın/yoga-meditasyon-reiki yapın, ruhsallığınızı besleyin)
18-Müzik dinleyin, şarkı söyleyin. (Şarkı söylemek akciğerlere ve boğaz çakrasına iyi gelir.)
19-VE ŞÜKREDİN. Hayat ta o kadar şükredecek nedenimiz var ki; bir an oturup listesini yapın inanamayacaksınız. Ben yapıyorum ve ne kadar şanslı olduğumu görüp çok mutlu oluyorum. Bana kalırsa, YAŞAM ZATEN KÜÇÜK MUTLULUKLAR DİZİSİDİR=)
Bilgilerinizden çok yararlanıyorum hepimizin ihtiyacı olan şeylerden bahsetmişsiniz böyle bilgilendiren bir site bulduğum için çok mutluyum,teşekkürler
YanıtlaSil