7 Şubat 2014 Cuma

Değişim

Değişim ve biz

''Var olmak değişmektir, değişmek olgunlaşmaktır, olgunlaşmak ise bireyin kendini yeniden yaratabilmesidir.'' 
 IRVIN D. YALOM ( varoluşcu psikoterapist)

Merhaba sevgili dostlar, bildiğiniz gibi değişim / dönüşüm ve tamamlanmayı içeren enerjileri uzun zamandır yaşıyoruz. Yaşanan bu değişimler, zaman enerjilerine bir uyumlanma dır. İnsanlık olarak çok ciddi,köklü değişimler yaşıyoruz; istesek te istemesek te değişiyoruz, dönüşüyoruz, tamamlanıyoruz. Ve bu değişimler çok sık ve hızlı bir biçimde gerçekleşiyor, bazen bakıyoruz daha birini anlamadan diğeri geliyor. Sanki 5-10 yılda yaşayabileceğimiz değişiklikler 1-2 aya sığdırılmış, bir hızlı çekim, bir sıkıştırılmış program gibi. Artan fiziksel rahatsızlıklar, ekonomik ve siyasi krizler, sansasyonel olaylar, ruhsal dalgalanmalar, ani mekan veya iş değişiklikleri, bozulan ilişkiler, beklenmedik fırsatlar, değişen kararlar, yeni başlangıçlar gibi...
İçsel ve dışsal, öznel ve nesnel, küçükten büyüğe, insandan evrene her şey ama her şey değişim içinde; sadece gördüklerimiz değil görmediklerimiz, farkına varmadıklarımız da var bunların içinde... Değerlerimiz değişiyor, DNA larımız değişiyor ,DNA larımızın lineer çift sarmalı dışındaki sarmalları araştırılıyor, titreşimlerimiz değişiyor, tıpta,bilimde değişimler her zaman olduğu gibi devam ediyor, kuantum düzeyde gelişmeler yaşanıyor, özün gücü keşfediliyor, anlayışlar ,bakış açıları değişiyor. Dünyada ki olumsuz değişimler kadar olumlu gelişmeler oluyor, bunları da görmek gerekir. İnsanlar bilinçleniyor, savaş istemiyor, bunun için çaba harcıyor, bir başka ülkenin insanına yardım ediyor, onlar için endişeleniyor. Artık insanlık her konuda şeffaflık istiyor, mutlu olmak istiyor, insanca yaşamak istiyor. Bu arada, sevgi ve iyilik bilinci yeniden artıyor.
 Tabii bu değişimlere nereden baktığınıza bağlı, ben bunlara pozitif bakmayı ve umutlu olmayı seçiyorum. Bugüne kadar değişime direndiğim ve endişelendiğim her olaydan zarar gördüm, bu yüzden artık akışa bırakmaya ve bu değişimin içinde neler yapabileceğime odaklanmaya çalışıyorum. Her değişime deneyimim gözüyle bakıyor, bundan alacağım ders nedir, neye odaklanmam, hangi yönümü geliştirmem gerek diye düşünüyorum. Fırsat ve tehditleri doğru değerlendirmeye çalışıyorum. Hayatımda neyi düzeltmem gerek, neyi çıkarmam gerek bunlara odaklanıyorum. Yapmaya çalışıyorum.

Değişim her an vardır, yaşam değişimdir. Bugün bizim olan gün gelir bizim olmaz, bugün bizimle olan gün gelir bizimle olmaz, bugün evet dediğimize yarın hayır diyebiliriz, yani her şey değişebilir. Değişim, adı üzerinde eskisi gibi olamamak, başka bir şey olmak. Genel olarak değişime karşı ön yargılıyız. Yaşamımız da ki olumsuz değişimlerde panik oluyoruz , kabullenemiyor, direniyor, cesaretimizi kaybedip yeninin hayrını anlayamıyor, belki bizim için fırsat olabilecek durumları göremiyoruz. Bunlar bazen bizim kalıplarımızdan, bakış açımızdan, egomuzdan olabiliyor; geçidi görsek bile ucundaki ışığı   göremeyebiliyoruz, hepimiz yapmışızdır. Ancak üzerinden bir zaman geçince anlayabiliyoruz.

Alışkanlıklarımıza çok sıkı bağlı olduğumuzdan en küçük değişim bile bizi korkutuyor, hırçınlaştırıyor, karamsarlığa itiyor, eskisi gibi olamamak biz de boşlukta kalmışız hissi uyandırıyor, güven duygumuzu sarsıyor. Kısaca değişime pek açık değiliz, zorluklar da bu yüzden. Diğer taraftan toplum olarak ta aşırı kurallarımız ve kalıplarımız olduğundan, kabuğu aşmak yeniliğe ayak uydurmak zor geliyor. Aslında insan her değişime kolay uyum sağlayabilen bir varlık, kadim uygarlıklardan beri bunun örneklerini yaşıyoruz. En acı değişimlere bile dayanıp ayakta kalabilmiş, en zorlu olaylardan çıkabilmişiz. Yani en zor deneyim de geçip gidiyor her şey gibi.
Sevgili dostlar, başka bir pencereden bakarak, bütünü görmeye çalışarak, değişimin içindeki anlamı, değişimin içindeki gerçeği, değişimin bize gösterdiği kapıyı görmeye çalışalım. Bu dönemde endişe, korku gibi  olumsuz duygular bizi ileriye taşımıyor ve yolumuzu engelliyor. Değişimler bazen gelişimi de beraberinde getirir, bizim göremediğimiz fırsatlar içerir, krizi fırsata çevirme zamanlarıdır bunlar. Farklı seçenekleri, gücümüzü görmeyi öğreniyoruz bir anlamda. Bu anlarda zayıflıklarımızı güce dönüştürelim, tıpkı Nietzsche’nin dediği gibi‘’beni öldürmeyen beni güçlendirir.’’
Gücümüzün farkına varacağımız an, en zayıf anımızdır. Tıpkı gecenin en karanlık olduğu an, sabahın en yakın anı olduğu gibi...

 Bu yeniden yapılanma döneminde enerjimizi boşa harcamayalım, sürekli endişelenip, değişime direnip, gücümüzü kaybedeceğimize yapabileceklerimize odaklanalım , enerjimizi doğru yönlendirelim, ileri adım atalım. Yaşamda geri gitmeyelim, bizi düşüren enerjilerden uzak durup hep gücümüzü tazeleyelim. Farkındalık ve bilinçle, merkezimizde kalarak daha barışcıl bir tutum içerisinde olmak ve sevmek işimizi daha kolaylaştıracaktır. Biliyoruz ki; geçişler her uygarlıkta sancılı olmuş, sonra aydınlık görünmüştür. Daralmanın ardı hep genişlemektir. Ne olursa olsun inançlı ve umutlu olalım. Takılmadan, kendimizi ve çevremizi çok yıpratmadan alacağımız derslere, doğabilecek fırsatlara bakıp kendimiz, herkes ve her şey için hayırlı olmasını dileyelim. Bu dönemde bu değişimlere ne yüklersek bize dönüşümü de öyle oluyor, onun için pozitif düşünceyi asla unutmayalım. Bunları yazmak kolay uygulamaya çalışmak zor diyor olabilirsiniz, emin olun yapmaya çalışıyorum, bayağı gayret ediyorum. VE bunu hepimiz uygulayalım diye yazıyorum çünkü hepimiz birbirimizle etkileşim halindeyiz, birbirimizle enerji alışverişi içindeyiz. Bütünün parçalarıyız ve aynı planette yaşıyoruz. Birimizin gerginliği evimizden başlayıp tüm dünyayı negatif etkiler. Üzerimizde ki gerginliği, stresi  doğada vakit geçirerek atabiliriz, doğanın bedenimize ve ruhumuza terapi etkisi vardır. 
Bu dönemde bize yardımcı olabilecek en önemli faktör, stresle başa çıkabilme yeteneğimizdir. Psikolog Dr. Acar - Zuhal Baltaş çiftinin Stres ve Başa çıkma yolları adlı kitabında bahsettiği hayatımızı kolaylaştıracak bazı ipuçlarının hepimize yararlı olacağına inanıyorum. BUNLAR:
-Evde ve iş ortamında iyi ilişkiler içinde olmak
-Aile ile birlikte olabilmek
-Çocuklarla vakit geçirmek
-Müzik dinlemek, sanatla ilgilenmek
-Dostlarla  olmak
-Dinlenmeye ve eğlenmeye vakit ayırabilmek


Dünyada ve ülkemizde yaşanan gerilim, kaos sürecinde, enerjimizi yüksek tutmak, içimizde ki güce ve yaratana inanmak ve güvenmek çok önemli. Bizim için en iyisi en doğru zamanda ve doğru yerde bize gelecektir inancını hep taşıyalım. Pozitif düşünerek ve tabii gereken çabayı göstererek bu dönemi olabildiğince kolay ve bilinçli geçirmeye çalışalım. Kendimizin ve yanımızdakilerin işini kolaylaştıralım.
Eski enerji kalıplarını bırakarak kendimize yeni bir kapı açabilir ve her yönden büyüyebiliriz. Eski enerji kalıpları: SEVGİSİZLİK, KISKANÇLIK, KIZGINLIK, KÜSKÜNLÜK, ÖFKE, İNTİKAM, HIRS...
Bu kalıpların yerine; SEVMEK, YARDIM ETMEK, AFFETMEK, ÜMİT ETMEK, GÜVENMEK,  HOŞGÖRÜ,PAYLAŞMAK gibi pozitif kalıpları koyup, İNANIP  ÇALIŞIRSAK, arzu ettiğimiz huzur, sevgi, barış, bolluk, sağlık, mutluluk, başarı gibi istediğimiz her neyse bizimle en kısa zamanda buluşacaktır. Ve bu hızla tüm dünyaya, tüm evrene, mikrokozmostan makrokozmosa yayılacaktır. Bir şey hayatımızdan çıkmışsa, bizim yanımızda ki evrimini tamamladığı içindir... 
Sevgili dostlar değişim hep vardır ve olacaktır. Bardağın dolu tarafına bakmayı seçelim ve kendimizi önemseyelim, gücümüzü görelim. Unutmayalım, hep söylendiği gibi, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Bütün bunlar gücümüzü keşfetmek içindir ve yine Nietzsche nin deyimiyle ‘’BÜTÜN VARLIĞIN TEMELİNDE DAHA GÜÇLÜ OLMAYA YÖNELİK İRADE VARDIR.’’


BASİT ÖNERİLER:
 1- Her sabah yataktan kalktığınızda size önereceğim hareketi yapın, bu hareket sizin güne pozitif enerjiyle başlamanızı, enerjiyle dolmanızı ve eklemlerinizin açılmasını sağlar.
Ayaklarınızı bir omuz boyu aralayın, dik durun, omuzlarınızı arkaya ve aşağıya alın, nefes alın nefes verirken kollarınızı yukarıya kaldırın, kulaklarınızın yanından dümdüz yukarıya uzatın, el parmaklarınızı iyice açın, başınızı hafif yukarı kaldırarak tavana bakın (boynunuzda bir problem varsa karşıya bakın), rahat nefesler alın verin, asla nefesinizi tutmayın.
Şimdi gözlerinizi kapatın ve evrensel enerjinin size aktığını, bütün hücrelerinize yayıldığını, bunun size şifa, mutluluk, bolluk getirdiğini düşünün ve kendinizi güven içinde hissedin. Birkaç dakika sadece bu düşüncelere odaklanarak kalın ve bu mutluluğu içinizde hissedin. Sonra nefes alın nefes verirken çok yavaş kollarınızı aşağıya indirin, huzuru hissedin ve gülerek güne başlayın. Çok işe yarayacağına inanın.
2- Bu dönemde aşırı yağlı, ağır yemeklerden, çok fazla kırmızı et tüketmekten kaçının; enerjinizi ağırlaştırmayın, ne kadar hafif yersek titreşimimiz de o kadar hafifler. Ancak gerekli besinler almayı, bol su içmeyi, kaya tuzu kullanmayı, egzersiz yapmayı, sevmeyi, sevdiklerinizle olmayı ve en önemlisi GÜLMEYİ unutmayın:))
HEPİMİZE KOLAYLIKLAR VE SEVGİLER



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder