Değişim ve biz
''Var olmak değişmektir, değişmek olgunlaşmaktır, olgunlaşmak ise bireyin kendini yeniden yaratabilmesidir.''
IRVIN D. YALOM ( varoluşcu psikoterapist)
''Var olmak değişmektir, değişmek olgunlaşmaktır, olgunlaşmak ise bireyin kendini yeniden yaratabilmesidir.''
IRVIN D. YALOM ( varoluşcu psikoterapist)
Merhaba sevgili
dostlar, bildiğiniz gibi değişim / dönüşüm ve tamamlanmayı
içeren enerjileri
uzun zamandır yaşıyoruz. Yaşanan bu değişimler, zaman
enerjilerine bir uyumlanma dır. İnsanlık olarak çok ciddi,köklü
değişimler yaşıyoruz; istesek te istemesek te değişiyoruz,
dönüşüyoruz, tamamlanıyoruz. Ve bu değişimler çok sık ve
hızlı bir biçimde gerçekleşiyor, bazen bakıyoruz daha birini
anlamadan diğeri geliyor. Sanki 5-10 yılda yaşayabileceğimiz
değişiklikler 1-2 aya sığdırılmış, bir hızlı çekim, bir
sıkıştırılmış program gibi. Artan fiziksel rahatsızlıklar,
ekonomik ve siyasi
krizler, sansasyonel olaylar, ruhsal dalgalanmalar, ani mekan veya iş
değişiklikleri, bozulan ilişkiler, beklenmedik
fırsatlar, değişen kararlar, yeni başlangıçlar gibi...
İçsel ve dışsal,
öznel ve nesnel, küçükten büyüğe, insandan evrene her şey ama
her şey değişim içinde; sadece gördüklerimiz değil
görmediklerimiz, farkına varmadıklarımız da var bunların
içinde... Değerlerimiz değişiyor, DNA larımız değişiyor ,DNA
larımızın lineer çift sarmalı dışındaki sarmalları araştırılıyor, titreşimlerimiz değişiyor,
tıpta,bilimde değişimler her zaman olduğu gibi devam ediyor,
kuantum düzeyde gelişmeler yaşanıyor, özün gücü keşfediliyor,
anlayışlar ,bakış açıları değişiyor. Dünyada ki olumsuz
değişimler kadar olumlu gelişmeler oluyor, bunları da görmek
gerekir. İnsanlar bilinçleniyor, savaş
istemiyor, bunun için çaba harcıyor, bir başka ülkenin insanına
yardım ediyor, onlar için endişeleniyor. Artık
insanlık her konuda şeffaflık istiyor, mutlu olmak istiyor,
insanca yaşamak istiyor. Bu
arada, sevgi ve iyilik bilinci yeniden artıyor.
Tabii bu değişimlere
nereden baktığınıza bağlı, ben bunlara pozitif bakmayı ve
umutlu olmayı seçiyorum. Bugüne kadar değişime direndiğim ve
endişelendiğim her olaydan zarar gördüm, bu yüzden artık
akışa bırakmaya ve bu değişimin içinde neler yapabileceğime odaklanmaya çalışıyorum. Her değişime deneyimim gözüyle
bakıyor, bundan alacağım ders nedir, neye odaklanmam, hangi
yönümü geliştirmem gerek diye düşünüyorum. Fırsat
ve tehditleri doğru değerlendirmeye çalışıyorum. Hayatımda
neyi düzeltmem gerek, neyi çıkarmam gerek bunlara odaklanıyorum. Yapmaya çalışıyorum.
Değişim her an vardır, yaşam değişimdir. Bugün bizim olan gün gelir bizim olmaz, bugün bizimle olan gün gelir bizimle olmaz, bugün evet dediğimize yarın hayır diyebiliriz, yani her şey değişebilir. Değişim, adı üzerinde eskisi gibi olamamak, başka bir şey olmak. Genel olarak değişime karşı ön yargılıyız. Yaşamımız da ki olumsuz değişimlerde panik oluyoruz , kabullenemiyor, direniyor, cesaretimizi kaybedip yeninin hayrını anlayamıyor, belki bizim için fırsat olabilecek durumları göremiyoruz. Bunlar bazen bizim kalıplarımızdan, bakış açımızdan, egomuzdan olabiliyor; geçidi görsek bile ucundaki ışığı göremeyebiliyoruz, hepimiz yapmışızdır. Ancak üzerinden bir zaman geçince anlayabiliyoruz.
Alışkanlıklarımıza çok sıkı bağlı olduğumuzdan en küçük değişim bile bizi korkutuyor, hırçınlaştırıyor, karamsarlığa itiyor, eskisi gibi olamamak biz de boşlukta kalmışız hissi uyandırıyor, güven duygumuzu sarsıyor. Kısaca değişime pek açık değiliz, zorluklar da bu yüzden. Diğer taraftan toplum olarak ta aşırı kurallarımız ve kalıplarımız olduğundan, kabuğu aşmak yeniliğe ayak uydurmak zor geliyor. Aslında insan her değişime kolay uyum sağlayabilen bir varlık, kadim uygarlıklardan beri bunun örneklerini yaşıyoruz. En acı değişimlere bile dayanıp ayakta kalabilmiş, en zorlu olaylardan çıkabilmişiz. Yani en zor deneyim de geçip gidiyor her şey gibi.
Değişim her an vardır, yaşam değişimdir. Bugün bizim olan gün gelir bizim olmaz, bugün bizimle olan gün gelir bizimle olmaz, bugün evet dediğimize yarın hayır diyebiliriz, yani her şey değişebilir. Değişim, adı üzerinde eskisi gibi olamamak, başka bir şey olmak. Genel olarak değişime karşı ön yargılıyız. Yaşamımız da ki olumsuz değişimlerde panik oluyoruz , kabullenemiyor, direniyor, cesaretimizi kaybedip yeninin hayrını anlayamıyor, belki bizim için fırsat olabilecek durumları göremiyoruz. Bunlar bazen bizim kalıplarımızdan, bakış açımızdan, egomuzdan olabiliyor; geçidi görsek bile ucundaki ışığı göremeyebiliyoruz, hepimiz yapmışızdır. Ancak üzerinden bir zaman geçince anlayabiliyoruz.
Alışkanlıklarımıza çok sıkı bağlı olduğumuzdan en küçük değişim bile bizi korkutuyor, hırçınlaştırıyor, karamsarlığa itiyor, eskisi gibi olamamak biz de boşlukta kalmışız hissi uyandırıyor, güven duygumuzu sarsıyor. Kısaca değişime pek açık değiliz, zorluklar da bu yüzden. Diğer taraftan toplum olarak ta aşırı kurallarımız ve kalıplarımız olduğundan, kabuğu aşmak yeniliğe ayak uydurmak zor geliyor. Aslında insan her değişime kolay uyum sağlayabilen bir varlık, kadim uygarlıklardan beri bunun örneklerini yaşıyoruz. En acı değişimlere bile dayanıp ayakta kalabilmiş, en zorlu olaylardan çıkabilmişiz. Yani en zor deneyim de geçip gidiyor her şey gibi.
Sevgili dostlar, başka bir pencereden bakarak, bütünü görmeye çalışarak, değişimin içindeki
anlamı, değişimin içindeki gerçeği, değişimin bize
gösterdiği kapıyı görmeye çalışalım. Bu dönemde
endişe, korku gibi olumsuz duygular bizi ileriye taşımıyor ve yolumuzu engelliyor.
Değişimler bazen gelişimi de beraberinde getirir, bizim
göremediğimiz fırsatlar içerir, krizi fırsata çevirme
zamanlarıdır bunlar. Farklı
seçenekleri, gücümüzü görmeyi öğreniyoruz bir anlamda. Bu
anlarda zayıflıklarımızı güce dönüştürelim, tıpkı
Nietzsche’nin dediği gibi‘’beni öldürmeyen beni güçlendirir.’’
Gücümüzün
farkına varacağımız an, en zayıf anımızdır. Tıpkı
gecenin en karanlık olduğu an, sabahın en yakın anı olduğu
gibi...
Bu yeniden yapılanma döneminde enerjimizi boşa harcamayalım, sürekli endişelenip, değişime direnip, gücümüzü kaybedeceğimize yapabileceklerimize odaklanalım , enerjimizi doğru yönlendirelim, ileri adım atalım. Yaşamda geri gitmeyelim, bizi düşüren enerjilerden uzak durup hep gücümüzü tazeleyelim. Farkındalık ve bilinçle, merkezimizde kalarak daha barışcıl bir tutum içerisinde olmak ve sevmek işimizi daha kolaylaştıracaktır. Biliyoruz ki; geçişler her uygarlıkta sancılı olmuş, sonra aydınlık görünmüştür. Daralmanın ardı hep genişlemektir. Ne olursa olsun inançlı ve umutlu olalım. Takılmadan, kendimizi ve çevremizi çok yıpratmadan alacağımız derslere, doğabilecek fırsatlara bakıp kendimiz, herkes ve her şey için hayırlı olmasını dileyelim. Bu dönemde bu değişimlere ne yüklersek bize dönüşümü de öyle oluyor, onun için pozitif düşünceyi asla unutmayalım. Bunları yazmak kolay uygulamaya çalışmak zor diyor olabilirsiniz, emin olun yapmaya çalışıyorum, bayağı gayret ediyorum. VE bunu hepimiz uygulayalım diye yazıyorum çünkü hepimiz birbirimizle etkileşim halindeyiz, birbirimizle enerji alışverişi içindeyiz. Bütünün parçalarıyız ve aynı planette yaşıyoruz. Birimizin gerginliği evimizden başlayıp tüm dünyayı negatif etkiler. Üzerimizde ki gerginliği, stresi doğada vakit geçirerek atabiliriz, doğanın bedenimize ve ruhumuza terapi etkisi vardır.
Bu yeniden yapılanma döneminde enerjimizi boşa harcamayalım, sürekli endişelenip, değişime direnip, gücümüzü kaybedeceğimize yapabileceklerimize odaklanalım , enerjimizi doğru yönlendirelim, ileri adım atalım. Yaşamda geri gitmeyelim, bizi düşüren enerjilerden uzak durup hep gücümüzü tazeleyelim. Farkındalık ve bilinçle, merkezimizde kalarak daha barışcıl bir tutum içerisinde olmak ve sevmek işimizi daha kolaylaştıracaktır. Biliyoruz ki; geçişler her uygarlıkta sancılı olmuş, sonra aydınlık görünmüştür. Daralmanın ardı hep genişlemektir. Ne olursa olsun inançlı ve umutlu olalım. Takılmadan, kendimizi ve çevremizi çok yıpratmadan alacağımız derslere, doğabilecek fırsatlara bakıp kendimiz, herkes ve her şey için hayırlı olmasını dileyelim. Bu dönemde bu değişimlere ne yüklersek bize dönüşümü de öyle oluyor, onun için pozitif düşünceyi asla unutmayalım. Bunları yazmak kolay uygulamaya çalışmak zor diyor olabilirsiniz, emin olun yapmaya çalışıyorum, bayağı gayret ediyorum. VE bunu hepimiz uygulayalım diye yazıyorum çünkü hepimiz birbirimizle etkileşim halindeyiz, birbirimizle enerji alışverişi içindeyiz. Bütünün parçalarıyız ve aynı planette yaşıyoruz. Birimizin gerginliği evimizden başlayıp tüm dünyayı negatif etkiler. Üzerimizde ki gerginliği, stresi doğada vakit geçirerek atabiliriz, doğanın bedenimize ve ruhumuza terapi etkisi vardır.
Bu dönemde
bize yardımcı olabilecek en önemli faktör, stresle başa çıkabilme
yeteneğimizdir. Psikolog Dr. Acar - Zuhal Baltaş çiftinin Stres ve
Başa çıkma yolları adlı kitabında bahsettiği hayatımızı
kolaylaştıracak bazı ipuçlarının hepimize yararlı olacağına
inanıyorum. BUNLAR:
-Evde ve iş ortamında iyi
ilişkiler içinde olmak
-Aile ile
birlikte olabilmek
-Çocuklarla
vakit geçirmek
-Müzik
dinlemek, sanatla ilgilenmek
-Dostlarla olmak
-Dinlenmeye ve
eğlenmeye vakit ayırabilmek
Dünyada ve ülkemizde yaşanan
gerilim, kaos sürecinde, enerjimizi
yüksek tutmak, içimizde
ki güce ve yaratana
inanmak ve güvenmek çok önemli. Bizim için en iyisi en doğru
zamanda ve doğru yerde bize gelecektir inancını hep taşıyalım. Pozitif
düşünerek ve tabii gereken çabayı göstererek bu dönemi olabildiğince
kolay ve bilinçli geçirmeye çalışalım. Kendimizin ve
yanımızdakilerin işini kolaylaştıralım.
Eski
enerji kalıplarını bırakarak kendimize yeni bir kapı açabilir
ve her yönden büyüyebiliriz. Eski enerji kalıpları: SEVGİSİZLİK, KISKANÇLIK, KIZGINLIK, KÜSKÜNLÜK, ÖFKE, İNTİKAM,
HIRS...
Bu kalıpların
yerine; SEVMEK, YARDIM ETMEK, AFFETMEK, ÜMİT ETMEK, GÜVENMEK, HOŞGÖRÜ,PAYLAŞMAK gibi
pozitif kalıpları koyup, İNANIP ÇALIŞIRSAK, arzu
ettiğimiz huzur, sevgi, barış,
bolluk, sağlık, mutluluk, başarı gibi
istediğimiz her neyse bizimle en kısa zamanda buluşacaktır. Ve
bu hızla tüm dünyaya, tüm evrene, mikrokozmostan makrokozmosa
yayılacaktır. Bir şey hayatımızdan çıkmışsa, bizim yanımızda ki evrimini tamamladığı içindir...
Sevgili dostlar
değişim hep vardır ve olacaktır. Bardağın dolu tarafına bakmayı seçelim ve
kendimizi önemseyelim, gücümüzü görelim. Unutmayalım, hep söylendiği gibi, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Bütün bunlar gücümüzü
keşfetmek içindir ve yine Nietzsche nin deyimiyle ‘’BÜTÜN
VARLIĞIN TEMELİNDE DAHA GÜÇLÜ OLMAYA YÖNELİK İRADE VARDIR.’’
BASİT ÖNERİLER:
1- Her sabah yataktan kalktığınızda size önereceğim hareketi yapın, bu hareket sizin güne pozitif enerjiyle başlamanızı, enerjiyle dolmanızı ve eklemlerinizin açılmasını sağlar.
1- Her sabah yataktan kalktığınızda size önereceğim hareketi yapın, bu hareket sizin güne pozitif enerjiyle başlamanızı, enerjiyle dolmanızı ve eklemlerinizin açılmasını sağlar.
Ayaklarınızı bir
omuz boyu aralayın, dik durun, omuzlarınızı arkaya ve aşağıya
alın, nefes alın nefes verirken kollarınızı yukarıya kaldırın,
kulaklarınızın yanından dümdüz yukarıya uzatın, el
parmaklarınızı iyice açın, başınızı hafif yukarı kaldırarak
tavana bakın (boynunuzda bir problem varsa karşıya bakın), rahat
nefesler alın verin, asla nefesinizi tutmayın.
Şimdi gözlerinizi
kapatın ve evrensel enerjinin size aktığını, bütün
hücrelerinize yayıldığını, bunun size şifa, mutluluk, bolluk
getirdiğini düşünün ve kendinizi güven içinde hissedin. Birkaç
dakika sadece bu düşüncelere odaklanarak kalın ve bu mutluluğu
içinizde hissedin. Sonra nefes alın nefes verirken çok yavaş kollarınızı aşağıya indirin, huzuru hissedin ve gülerek güne
başlayın. Çok işe yarayacağına inanın.
2- Bu dönemde aşırı
yağlı, ağır yemeklerden, çok fazla kırmızı et tüketmekten
kaçının; enerjinizi ağırlaştırmayın, ne kadar hafif yersek
titreşimimiz de o kadar hafifler. Ancak gerekli besinler almayı,
bol su içmeyi, kaya tuzu kullanmayı, egzersiz yapmayı,
sevmeyi, sevdiklerinizle
olmayı ve en önemlisi GÜLMEYİ
unutmayın:))
HEPİMİZE KOLAYLIKLAR VE SEVGİLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder