20 Şubat 2014 Perşembe

Bedenimizi sevmek

Bedeninizle iletişim kurun:))

Beden, bu yaşamda bize verilen kutsal armağan, bu beden içinde yaşıyoruz ve ona bakmak durumundayız. Bedeni dışsal olarak algılayıp, sadece görüntümüze odaklanıyoruz, görüntümüze önem veriyoruz.   Peki ya içimizde ki, hayatta kalmamızı sağlayan organlarımız, sistemlerimiz, kaslarımız, kemiklerimiz ve hatta hücrelerimiz... Onları hiç hatırlıyor muyuz? Birlikte yaşıyoruz ama bir değiliz. İç organlarının yerini bilmeyenlerimiz bile var... İç veya dış organlarımızı hatırlamak için bir acı, ağrı çekmemiz gerekiyor. Hep bir yerimiz acıdığında farkına varıyoruz, o zaman bedenimize odaklanıyoruz, acıyıp ağrıdığında veya bir kaza geçirdiğimizde; dönüp o zaman ilgileniyoruz, hatta bazı organlarımızın işlevlerinden bile haberdar değiliz.. Acaba bedenimizle ilgili neler biliyoruz....

Beden bir mekanizma ve bizim bu dünyada yaşamamızı sağlıyor, canlı ve enerji dolu, her bir hücresi, her bir dokusu kıymetli ve önemli. Çok karmaşık, fevkalade bir işleyişi var ve bizi ayakta tutmaya çalışıyor. Her bir hücresi, her bir damarı, her bir siniri önemli. Hiç parmaklarınızı oynata bildiğiniz için, bir şeyi rahat tutabildiğiniz için, rahat merdiven çıkabildiğiniz için, başınızı rahat sağa sola çevirebildiğiniz için veya göz bebeklerinizi hareket ettirebildiğiniz için şükrettiniz mi ? Bunları yapamayan o kadar insan var ki.... Yani beden bizim için çok şey yapıyor ve biz bedenimize teşekkür borçluyuz. Burada beden anatomisini, organlarımızın fonksiyonunu anlatacak değilim, bunları uzmanlarından araştırıp öğrenebilirsiniz. Ben bir farkındalıktan, bedenimizi sevmekten, sağlığımızın ve yaptığımız her hareketin mucizesinin farkındalığından bahsedeceğim.

Bedenin bir bilinci var ve hissediyor. Bütün rahatsızlıkların temelinde olumsuz düşünce olduğundan bahsetmiştim. Onun için önce, düşünce ve duygularımızın olumlu olmasına özen göstermemiz iyi olur. Beden organlarımızla, sadece rahatsız olduğumuzda değil her gün iletişim içinde olalım, her bir organımızı sevelim, iyi mesajlar gönderelim. Bu bazılarına komik gelebilir... Peki, arabası olanlara söylüyorum; zaman zaman arabanızla konuşursunuz, arabanızı seversiniz,onun en ufak bir sesini dinler, farklılığı anlarsınız değil mi? Hemen ilgilenir, bakımını yaptırırsınız, rutin kontrollerini ihmal etmezsiniz, sigortasını yaptırırsınız. Araba sizi bir yerden bir yere taşır. Peki ya bedeniniz sizi bir ömür boyu taşıyor, yaklaşık 70 – 80 sene belki daha fazla ayakta tutuyor... Bu ilgiyi fazlasıyla hak etmiyor mu? Bunun yanında evimizi düzenli tutmaya özen gösterir, bazı objelere çok önem verir severiz, evimiz sığınağımız, bizim kalemiz deriz, içindeki her şeyle ilgileniriz; yoksa kirlenir, tozlanır, bakımsız kalır... Peki bedenimiz bizim sığınağımız değil mi sizce... Öyle ise ona iyi bakmak gerekir. Örneğin beslenirken çok ağır, yağlı, zararlı bir dolu yiyecekle sindirim sistemimizi, bir dolu organımızı yorarız. Bedenimize çöplük gibi davranırız. Sistemlerimizde artık uğraşır durur; hazmetmeye, zararları elemine etmeye... zorlarız bedenimizi. Yine de savunma sistemimiz bizi sağlıklı tutmaya çalışır. Yani bedenimiz süper, harikulade bir sistem.

En ileri teknolojiyle donanımlı bilgisayarların, insan beyninin çok çok gerisinde olduğunu düşünürsek ne kadar mükemmel bir donanıma sahip olduğumuzu görürüz. Çok kompleks, çok mükemmel bir yapımız var ve iyi bakarsak uzun yıllar bize hizmet ediyor. Bilim adamları bedene iyi bakılırsa, bir kaza falan olmazsa, insan ömrünün 120 sene olduğunu söylüyorlar.

Bedenimizin görüntüsüne önem veriyoruz, yaşamak istiyor ama yaşlanmak istemiyoruz? Herkes yaşlanmaktan korkuyor, görüntümüzün değişmesi rahatsız ediyor. Yaşlanmak kaçınılmaz ama kaliteli yaşlanmak ta elimizde, tabii olabildiğince.... Bedenimizin uyarılarını dikkate alarak, sağlıklı beslenip, egzersiz yaparak ve mutlu olmaya çalışarak daha güzel yaş alabiliriz. Filozof M. Tullius Cicero şöyle demiş: '' Yaşlılıkta bedeni ölçülü işletmek, tazeleyecek şekilde yemek ve içmek gerek.''  
Her yaşın ayrı bir güzelliğinin olduğunu söyler yaşlılar. Batı ülkelerinde yaşlanmak ürkütür, doğu ülkelerinde yaşlılık bilgeliktir; yaşlı insan çok şey yaşamıştır, daha çok sevmiştir.Yaşlı bedenin her bir çizgisi bilgelik içerir. Osho; '' yaşlılık gençliği geçirmiştir, gençliği bilir; gençlik ise yaşlılığı bilmez.'' der.

Bedeninizi olduğu gibi kabul edin, her halinizde ve her yaşınızda sevin. Bedenin her bir noktasıyla iletişim halinde olun, ne istediğini anlamaya çalışın, beden sinyal verir tıpkı arabanız gibi... Uzmanların dediğine göre bir hastalığın başlangıcı altı ay öncesine dayanıyormuş. Beden bilgedir ve bilinci vardır; mutlaka sizi uyarır, onu dinleyin, onu sevin, SEVGİ MESAJLARI gönderin. Elinizi bedeninize koyun ve sevginin aktığını hissedin. Bedeninize teşekkür edin, şefkat gösterin. Çünkü, bu dünyada bu bedenle varsınız.
Her sabah ve her akşam bedeninizin farkına varın, uyandığınızda ve gece yatağınıza yattığınızda organlarınızla iletişime geçin. Örneğin; ''sevgili karaciğerim seni seviyorum ve sana teşekkür ederim.'' gibi. (önce komik gelebilir) Vücudunuzda ki hücreler, aralarında ki iletişimle bunu hisseder. Ve bu sevgi bedeninize sağlık verir:)
Organlarınızı hatırlamak için hastalanmalarını beklemeyin. Her bir organınızın işleyişinin ne kadar önemli olduğunu bilerek, sevgi gösterin. Hep denir ya; '' Sağlıklıyken değerini bilmek gerekir.'' 

Bedenimizin farkındalığı içinde sağlıklı günler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder