26 Mart 2014 Çarşamba

Evinizi arındırın




Evinizin enerjisini arındırın...

Her boyutta temizlik zamanı geldi:))

Bizim geleneklerimizde var olan bahar temizliği aslında çok güzel bir evsel arınma yöntemi. Ancak zararlı kimyasal maddelerle yapılan temizlikle daha çok kirleniyoruz... Ağzımızdan burnumuzdan, tenimizden zehirli maddeleri vücudumuza alıyoruz ve bedenimize zarar veriyoruz. Temizlik yapalım derken evimizi daha çok kirletiyoruz, akciğerlerimizi zorluyoruz. Aslında anneannelerimizin yaptığı gibi doğal malzemeler kullanarak temizlik yapabiliriz. Eskiden temizlik,  ne kadar az ve doğal malzemeyle yapılıyormuş ve insanlar daha sağlıklıymış. Şimdi bazılarını  biz de yapabiliriz. Örneğin:

* Arap sabunu ile halı, koltuk ve yerleri silebiliriz.
* Sirkeli suyla halıları mikroplarından arındırabiliriz.
* Lavabo ve tuvaletleri tuz, karbonat ile ovabiliriz.
* Tezgah, fayans gibi yerleri limon suyu ve karbonat karışımı ile temizleyebiliriz.
* Aromatik yağlardan yararlanabiliriz.
* Çamaşırlarımızı toz sabunla yıkayabiliriz. ( Otomatik çamaşır makineleri için olanlar var.)
* Buz dolabımızı karbonatlı su ile dezenfekte edebiliriz.
* Tuvalet rezervuarına bir kaç damla lavanta yağı damlatıp hem temizleyebilir hemde güzel kokmasını sağlayabiliriz.

Bu şekilde daha sağlıklı temizlenebiliriz. Yapılacak çok şey var... Bunlardan biri de naftalin kullanımı yerine alternatif doğal malzeme kullanmak. Ben kışlıkları kaldırırken naftalin veya türevlerini hiç kullanmam. Bunun yerine doğal sabun veya fesleğen, lavanta ve nane karışımı minik keseler koyarım. Allah'a şükür yıllardır çok yararını gördüm.

Temizlik doğru yapıldığında evin enerjisi arınır, değişir ve yenilenir. Enerji tazelenir. Baktığınızda bir parıltı, ışık , bir rahatlama görürseniz bilin ki evinizin enerjisi tazelenmiştir ve eviniz sağlığa kavuşmuştur... Kısaca eviniz size gülümser:))

Evinizin enerjisi bazı durumlarda kirlenir. Evimizin enerjisini bozan etkenler:

* SEVGİSİZLİK, MUTSUZLUK
* SOMURTMAK
* Deterjanlar
* Elektronik aletlerden yayılan radyasyonla evin manyetik alanının bozulması
* Havasız ortam
* Fazla sıkışık eşyalar
* Yıllardır kullanılmayan eşya ve giysiler
* Yanlış eşya yerleşimi
* Evin ışık almaması...

Şimdi, bunları biraz açalım;

* Sevgi her ortamı güzelleştirir, ısıtır. Mutlu, sevgi dolu insanların evi zaten hep parlaktır, canlı enerjiyle doludur. Bu enerjiler ortamı hareketlendirir ve negatif barındırmaz. Sizin mutluluğunuz evinizin her köşesine yansır.

* Gülümsemek bulunduğunuz ortama ışık saçar ve yayılır, sahte de olsa mutlaka gülün, bu şekilde de mutluluk hormonu salgılanıyor. Beyin gerçekle sahteyi ayırt edemediği için aynı etkiyi yapıyor. NEŞE her yere ve her şeye iyi gelir:)) Evinizin enerjisini temizlemek, yükseltmek için bence en önemlisi kişinin pozitif enerjisidir.

* Deterjanlardan bahsettik.

* Elektronik aletlerin yaydığı radyasyonun zararını biliyoruz, bunları asgariye indirebilirsiniz. Gece yatarken fişlerini çekebilirsiniz, yatak odamızdan elektronik alet, cep telefonu gibi araçları uzak tutabilirsiniz.

* Evinizi sık sık havalandırın. Yapılan araştırmalarda evin havasının dışarının havasından 50 kat daha kirli olduğu saptanmış. Duvar ve mobilya boyaları, elektronik aletler, 
ocak ve fırın, kalorifer ısısının oksijeni azaltması ve sıcak ortamda daha çok mikrobun barınması, halılarda ki akarlar gibi bir dolu şey ortamı kirletiyor. Bunu önlemek için sık sık evi havalandırmak gerekiyor. Yani her zaman yapılacak bir şey, çözüm vardır.

* Çok sıkışık eşyalar, tıpkı dar giysiler gibi hava almayı önler, enerjiyi bloke eder. Eşyalarınızı duvara ve birbirine yapıştırmayın, rahatlatın olabildiğince...

* Bir iki yıldan beri hiç kullanmadığınız, hatta unuttuğunuz eşyanızı elden çıkarın, boşuna enerji kirliliği. ESKİ ENERJİYİ ATIN, YENİSİNE YER AÇIN. Tabii sırf yenisini almak için değil, ihtiyacınız yoksa bırakın ihtiyacı olan biri kullansın. SİZ DE YARDIM ETMENİN, PAYLAŞMANIN MUTLULUĞUNU YAŞAYIN:)

* Eşyaları uygun yerleştirin, bu konudaki bilgi ve yayınlardan yararlanın, ayrıca bilinçli ve donanımlı birinden ve feng shui den yardım alabilirsiniz. Feng shui sayfasına bakın !

* Evinizin ışık almasına özen gösterin. Işık pozitif enerji verir. 


EVİNİZİ ARINDIRMAK VE CANLANDIRMAK İÇİN YAPABİLECEKLERİNİZ

* Öncelikle sevmeye, gülmeye neşelenmeye, pozitif düşünmeye çalışın. Siz gülerseniz evinizde size güler:)) Mutlu insanların evi de mutludur:))

* Canlı çiçekler koyun. Çiçekler ortamı güzelleştirir, negatif enerjiyi uzaklaştırır, aynı zamanda  evinize oksijen kaynağı olur, havayı temizler. Görüyorsunuz onlar sizin için ne çok şey yapıyorlar... Onlara çok iyi bakın, kurumuş yapraklarını temizleyin, havalandırın, suyunu düzenli verin, sevgi gösterin, unutmayalım her canlı sevgi ile beslenir, büyür, güzelleşir...

* Güzel kokulu, doğal tütsülerle ortamı rahatlatabilir, negatifleri uzaklaştırabilir ve enerjiyi hareketlendirebilirsiniz

* Küçük bir kaba biraz su ve bir kaç damla sirke koyup, köşelere, kapı arkalarına bir fiske serperek ölü enerjiyi yok edebilirsiniz.

* Aromatik yağlarla doğal yoldan evinizin güzel kokmasını sağlayabilirsiniz.  Alerjisi olanlar dikkat ! Evinize taze ve temiz enerji yaymasını sağlayabilirsiniz.

* Daha önce de yazdığım gibi evinizi sık sık havalandırıp ortam enerjisini tazeleyebilirsiniz.

* Müzik dinleyin, müzik hayatınızda, evinizde hep olsun. Evinize yaşam verir. Durgun enerjiyi alır, evinizi canlandırır.

* Rüzgar çanları kullanın, enerjiyi hareketlendirir. Yanlış eşya yerleşiminin kötü etkilerini ortadan kaldırır.

 * Bol ışık almasını sağlayın.


* Ayna kullanın, aydınlatır, genişletir ve güzel enerjiyi artırır.

* Kaya tuzu lambaları kullanın. Bulunduğu yerin temizler, negatif iyonlarla pozitif enerji yayar. Çok sağlıklıdır, ortamı temizlediği için alerjisi olanlara yararlıdır. Daha bir dolu yararları var, araştırın ve odalarınıza mutlaka koyun.  Dekoratif olarak ta güzel bir aksesuar. Yalnız yararını görmek için odanızın büyüklüğüne göre alın. Büyük boyları tercih edin, birazcık pahalı bir aksesuar ama yaptıklarını düşününce ucuz geliyor...

* Ara sıra ada çayı ile tütsü yaparak ortamı temizleyin, ada çayı negatif enerjilerden arındırır. Küçük bir tavaya bir tutam ada çayı koyup kısık ateşte duman çıkana kadar ısıtın. Sonra bütün evde gezdirin. 

* Ortamınız uygunsa, alerjiniz yoksa evcil hayvan besleyin. Onlar kendiliğinden arınma gerçekleştirir, negatif enerjiyi uzaklaştırırlar.  Tabii çok iyi bakabilecekseniz, evinizden biri gibi olacaksa onları evinize alın...

* Nazar boncukları kullanabilirsiniz, nazar boncuğunda ki mavi renk, kızgın enerjiyi dengeler, tansiyonu düşürür ve ortamı rahatlatır.

Görüyorsunuz; yapacak çok şey var. Doğada her şey insanın kullanımına sunulmuş. Çok şanslıyız. Sık sık teşekkür ve şükretmeyi unutmayın, verileni sevgi ve minnetle kabul edin...

Arınma konusu çok geniş ve detaylı aklıma geldikçe yazmaya devam edeceğim. Bahar geldi ya sürekli bir arınma hali içinde olacağız:)

Siz ve eviniz daima temiz, güzel ve sağlıklı enerjilerle dolsun, neşeyle kalın:))

          Benim evimin enerjisini arındırıp canlandıran objelerim:))

                                                  Çok Sevgili çiçeklerim

Sevgili Kaya Tuzu lambalarım      


Unakit şifa taşından kedim:)


Rüzgar çanım      

Aynalarımdan biri   


Nazar boncuğu   

Kristal kuvars taşım ( dişi ve erkek )

Ametist taşım ile akik ve ahşap filler    

Pembe kuvars, sevgi taşından kaplumbağa ve hipopotam     
                                     
                                                                 Yıldız, şans taşım

Aragonit, mucize taşım    

Büyük Ametist taşım   












Duygusal arınma




Olumsuz duygu ve enerjilerden arının...

Bedenimizin ve ruhumuzun olumsuz enerji yağmuruna tutulduğu şu günlerde arınmaya çok ihtiyacımız var. Her gün bir gerginlik enerjisi yayılıyor, yeni ve olumsuz bir gündemle bilinçaltımıza toksin birikiyor. Bilinçli bilinçsiz etkileniyoruz.
Bu olumsuz enerjilerden korunmak ve arınmak için çok çeşitli çalışmalar var.

Şimdi, çok kolay ve kısa bir meditasyonla eski enerjileri bırakıp yerine yeni ve olumlu enerjileri yerleştirme çalışması yapabiliriz. ( Bu çalışmayı zaman zaman tekrarlamakta yarar var. Her olumsuz duygudan sonra yapmayı denerseniz mutlaka sonuç alırsınız.)

1. Önce olumsuz duygularımızdan arınmalıyız. Affetmek, bir duygusal arınma çalışmasıdır. Bu çalışma daha önceki şubat ayı yazılarımda var, oradan da yararlanabilirsiniz..
Duygusal arınmak için en başta kendimizi ve başkalarını affetmemiz gerekiyor.

2. Affet çalışmasından sonra basit ve etkili bir teknikle eski enerjilerin salınmasını, yerine olumlu enerjilerin konması çalışmasını yapabiliriz. Yani olumsuz enerjinin olumluya dönüştürülmesi çalışması.

Sakin, iyi havalanmış, konsantre olabileceğiniz bir yerde, sırtınız dik ve rahat bir şekilde oturun. Sırtınızı yastıkla destekleyebilirsiniz.

Önce derin bir nefes alın, nefesi ağzınızdan uzun ve üfleyerek verin.

Rahatladığınızı hissedin... Gözlerinizi kapatın ve arınmaya niyet edin: ( Rahatlayıp gözlerinizi açabilir, odaklanarak aşağıdakileri okuyabilirsiniz.)

ARINMA VE YENİLENME ÇALIŞMASI:

BEDENİMDEN VE RUHUMDAN, BANA HİZMET ETMEYEN, BENİ KÜÇÜLTEN, BENİ ENGELLEYEN OLUMSUZ DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ;

YAŞAMIMDAN HASTALIK, KITLIK, YOKLUK, SEVGİSİZLİK, KAOS VE ÇATIŞMA ENERJİLERİNİ SERBEST BIRAKMAYA NİYET EDİYORUM VE BU OLUMSUZ ENERJİLERİ BIRAKIYORUM. TÜM HÜCRE VE DOKULARIMDAN  BU KAYITLARI İPTAL EDİYORUM.

YERİNE OLUMLU DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ; 
SAĞLIK, MUTLULUK, BOLLUK, BARIŞ VE SEVGİ ENERJİLERİNİ KOYMAYA NİYET EDİYORUM VE KOYUYORUM.
 HÜCRELERİMİN VE TÜM BEDEN KATMANLARIMIN BU OLUMLU ENERJİLERLE SARMALANDIĞINI HİSSEDİYOR, ŞÜKREDİYOR VE TEŞEKKÜR EDİYORUM.

KENDİM İÇİN BARIŞ, SEVGİ, MUTLULUK VE BOLLUK,

AİLEM İÇİN BARIŞ, SEVGİ, MUTLULUK VE BOLLUK,

ÇEVREM İÇİN BARIŞ, SEVGİ, MUTLULUK VE BOLLUK,

ŞEHRİM İÇİN BARIŞ, SEVGİ, MUTLULUK VE BOLLUK,

ÜLKEM İÇİN BARIŞ, SEVGİ, MUTLULUK VE BOLLUK,

DÜNYAM İÇİN BARIŞ, SEVGİ, MUTLULUK VE BOLLUK ENERJİLERİNİ ÇEKİYOR

VE YAYIYORUM...


Gözlerinizi kapatın, biraz öne kayarak bedeninizi rahatlatın. Derin ve sakin nefeslerle tüm bedeninizi gevşetin. Birkaç dakika bu şekilde kalın ve sonra gözlerinizi kırpıştırarak açın.

Sağlık, sevgi ve barış enerjileriyle sarmalanmanız, her şeyin sizin ve bütünün hayrına olması dilek ve niyetimle :))

23 Mart 2014 Pazar

Her boyutta arınmak





Fiziksel, düşünsel, duygusal ve ruhsal arınma

BAHAR GELDİ:) Yeni bir mevsim başlıyor. Diliyorum ve umuyorum bu her konuda iyi başlangıçların mevsimi olur:)  İnşallah üzerimize çöken karanlıklar son bulur geçer gider ve ışık görünür, eminim mutlaka görünür.
Bahar umut zamanı... Canlanma, yenilenme zamanı... Artık doğa canlanmaya, hareketlenmeye başladı., Doğayla birlikte bizde canlanıyoruz. Kışın ataletinden kurtulup bahara uyumlanıyoruz. Evlerimizde bahar temizliği yaptığımız gibi tüm bedenlerimizde temizlik yapma zamanı, arınma, detoks zamanı...Bahar başlangıçlar zamanı yani bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu beslemek, yenilikler yapmak, vücudumuzda biriken toksinleri serbest bırakmak zamanı. Bahar bir geçiş; Hareketsiz ve genellikle kapalı alanlarda geçirdiğimiz kış mevsiminden sonra ısınan havaya, değişen doğaya uyumlanmak için bedenimizin her katmanında bazı hazırlıklar yapmak yararlı olur. Biriken toksinlerden arınmak gerekir.
Çeşitli etkenlerle vücudumuzda biriken toksinler sağlığımızı bozuyor. Serbest radikaller denilen hücrelerimizi paslandıran maddeler oluşuyor ve bu bizi yaşlandırıyor. Toksinler vücudumuzun her yerinde birikiyor, bunları atamadığımız zaman hastalanıyoruz. Aslında karaciğer, lenf sistemi, solunum sistemi, boşaltım sistemi ve ter gibi yollarla vücudumuzdan toksinleri her an atabiliyoruz. Tabii her şey yolundayken, sağlıklı olduğumuz zaman bunu başarabiliyoruz.
Detoks yaparak toksinlerden arınıyoruz. Toksinlerden arınmak fiziksel olarak metabolizmayı sağlığa kavuşturur, ruhsal olarak rahatlatır, mutlu eder, yaşam gücünü artırır.
Bedenimizde toksin oluşması yaşam tarzımızla çok ilişkili, sağlıklı ve yararlı alışkanlıklarla toksin atmamız kolaylaşıyor.

Bazı olumsuz alışkanlık ve ortamlar daha fazla toksin yüklenmeye neden oluyor. Bunlar:
1. Stres
2. Hareketsiz yaşam sürmek
3. Yanlış beslenmek
4. Yanlış nefes
5. Az su içmek
6. Kullanılan ilaçlar
7. Zararlı alışkanlıklar ( Alkol, sigara gibi. Bilimsel verilere göre, sigara içerken içeri çekilen hava 180 km hızla hücre duvarına çarpıyormuş ve bu bölgede doku anarşisi oluşturuyormuş. Hücreler savunmak için bölünmeye başlıyor ve çok fazla bölünme sonucu kansere yol açıyormuş !)
8. Az gülmek hatta gülmemek
9. Doğadan kopuk yaşamak
10. Az sevmek
11. Yetersiz ve verimsiz uyumak
12. Ekolojik dengenin bozulması
13. Negatif duygu ve düşünceler (Endişe, korku, öfke, kıskançlık, kin, nefret gibi...)
14. Karamsarlık
15.Elektro manyetik alanın bozulması
16. Kirli hava
17. Yalnızlık

Vücutta toksin birikmesiyle oluşan rahatsızlıkların fiziksel bedenden başlayarak, düşünsel, duygusal ve ruhsal olarak belirtileri :
Ağrılar                  
Kramplar                 
Güç kaybı            
Halsizlik                   
Bulantı                     
Cilt bozukluğu         
Bulantı                    
Uykusuzluk              
Ağız kokusu
Paslı dil
Hastalık
Konsantrasyon bozukluğu
Stres
Fazla ciddiyet
Kalitesiz yaşam
Gerginlik
Mutsuzluk


Toksinlerden arınmak yani detoks programı kişiye ve gereksinime göre yapılır. Özellikle fiziksel detoks kişiye özeldir, kesinlikle uzman kontrolünde yapılmalıdır. Burada kişinin yaşı, yaptığı işi, sağlık durumu, matabolizması çok önemlidir. Dünyada ki milyarlarca insanın hepsi ayrı ve özeldir. Her insan dünyaya ayrı bir donanım ve oluşumla gelmiştir, her insanın yapısı farklıdır. Doğal olarak her birine uygulanacak formül farklıdır. Burada yapılan en büyük yanlış; birisine iyi gelen detoks veya diyet programını bir başkasının da uygulamasıdır.
Ancak bazı genel alışkanlıklarla kendimizi toksinlerden koruyabiliriz. Bunları yapmakta hiç bir sakınca yoktur; Aksine herkese iyi gelecektir.
Her boyutta yapabileceklerimiz; ( daha sonraki yazılarımda bunları biraz açmak istiyorum)

FİZİKSEL BOYUTTA:
Mutlu olmak
Bol su içmek
Doğru ve dengeli beslenmek
Egzersiz yapmak
Doğru nefesi öğrenmek
Beden temizliğine özen göstermek
Açık havada dolaşmak
Yaşam alanını sık sık havalandırmak
Manyetik alanı temizlemek ( bilgisayar, cep telefonu, elektrikli aletlerin yaydığı radyasyonu asgariye indirmek)

DÜŞÜNSEL VE DUYGUSAL BOYUTTA:
Stresi önlemek
Endişe, korku, öfke, nefret gibi duygulardan arınmak
Olumlu düşünmek
Güvenmek
Sevmek
Affetmek ( Duygusal arındırır, özgürleştirir.)
Anı yaşamak

RUHSAL BOYUTTA:
Doğayla iç içe olmak
Hobi edinmek
Yaşlı ve çocuklarla birlikte olmak
Hayvan ve bitki beslemek
Dostlarla olmak
Müzik dinlemek, şarkı söylemek
Dua etmek, inançlı olmak
Enerji çalışmaları, yoga, meditasyon yapmak

Aslında bunların hepsi kaliteli yaşamanın sırları, mutluluğun anahtarı adeta. Bu yaşamda bir kez varız, yapabildiğimiz ölçüde kendimize iyi bakmalıyız. Sık sık bahsettiğim gibi önce kendimizi sevelim ve kendimize çok özen gösterelim. Unutmayalım biz iyi olursak her şey iyi olur; yansımamız iyi olur, bizim ışığımız çevremizi de aydınlatır, yayılır... 
Gülümsemeye, iyi haberlere, sevmeye en çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde ışığınız hep olsun ve herkesi, her şeyi aydınlatsın :))











13 Mart 2014 Perşembe

Hayalim


Hayal ediyorum...

Pozitif düşünceyi hayatına geçirmeye çalışan biri olarak bu ara biraz zorlanıyorum ama umudumu yitirmiyorum, tüm olanların hepimizi iyiliklere taşımasını diliyorum.
insanların birbirini seveceği, birbirine daha tahammüllü olacağı  günleri, tekrar bir olmayı, halk olabilmeyi hayal ediyorum. 
Birbirimize saygı duymayı hayal ediyorum, en alttan en üste herkesin sağ duyulu olabilmesini hayal ediyorum, kötülük, kibir, kin, öfkenin yok olmasını, bunların yerini sevgi, şefkat, hoşgörü, tevazu, saygı ve merhametin almasını hayal ediyorum. 
Hepimizin buna layık olduğuna, bunu gerçekleştirebileceğimize yürekten inanıyorum. Bir arınmanın yaşandığına, karanlığın ardından aydınlığın geleceğine  yürekten inanıyorum.  
İyilik, sevgi, merhamet ve hoşgörü galip gelecek.  Ben her şeye rağmen umutluyum...



11 Mart 2014 Salı

Üzgünüm

 Bugün üzgünüm:(((
 Bugün her durumda söylediklerimi söyleyemiyorum; her şeyde bir hayır vardır diyemiyorum, pozitif düşünelim, hayırlısı diyemiyorum...hatta konuşamıyorum, ağlıyorum, ne yazacağımı bilemiyorum. Bütün bildiklerim, yazdıklarım anlamını yitirdi, sadece boşluk var...
Üzgünüm... Gencecik bir çocuk yaşamını kaybetti. ..
Üzgünüm... Bir anne baba evladını, gözünün nurunu kaybetti... 
Üzgünüm... Bizler,  kontrolsüz bir çatışmada vurulup 269 gündür komada olan,daha ergenliğinin başında bir çocuğumuzu, BERKİN'İ kaybettik.
Üzgünüm... Öfke, intikam, hırs duyguları galip geldi, bir vatan evladı bir vatan evladına kıydı... Hepimiz, tüm ülke çok üzüldü, eminim bunu yapanda üzüldü...
Ama Berkin'in annesi.... O üzülmedi... O yandı... kavruldu... O, 269 gün her gün öldü... O, ölmeden öldü....
Allah ailesinin yardımcısı olsun, evlat acısı yaşayan herkesin yardımcısı olsun. Melek yavruya rahmetler olsun. ÜZGÜNÜM...

1 Mart 2014 Cumartesi

Beden dili




BEDEN DİLİ
Bedenimizin de bir dili var ve bedenimiz konuşuyor. Sözlü ve sözsüz iletişimde beden dili çok önemli, karşı tarafa mesajlarımız üç yoldan ulaşıyor;
 1. Söz 2. Ses 3. Beden Dili. Yapılan bir araştırmada, iletişimde % 7 söz, % 38 ses tonu ve % 55 beden dilinin etkili olduğu anlaşılmış. (Doğru iletişim konusunda da bahsetmiştim.) Yani ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önemli.  Beden dili bizim duygularımızı çok iyi anlatıyor. Kendimizi ifade edebilmek, anlaşılmak ve anlaşabilmek için beden dilimizin verdiği mesajlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Beden dilinde öncelikle, başımızdaki organlar önemli, ardından eller, kollar, omuzlar, bacaklar gelir. Bakışlar, kaşların durumu, ağız hareketleri, ellerin konumu, parmakların hareketi, kolların açık yada kapalı oluşu, omuzların dik yada düşük olması, bacakların durumu olumlu yada olumsuz bir ifadenin şeklidir.
Bazen tek bir duruş, altında yatan mesajı doğrulayamaz, bunun diğer duruşlarla değerlendirilip dikkate alınması gerekebilir. Örneğin kolları kavuşturmak, kendini kapatmak, olumsuz bir savunma tavrıdır, ancak baş parmak yukarı kalkmışsa, bu duruş öz güveni anlatır. Yani bazen tek bir duruş, bedenin mesajını ifade etmeyebilir.

İletişim kurarken gözler de bir ifade olmalı, boş bakmamalıdır, eller ve kolların fazla hareketi güven telkin etmez, kontrollü hareket etmek yerinde olur. Beden dilinde tavırlar kadar giyim tarzı ve kullanılan renklerin de önemi vardır. ( Renkler  bölümüne bakabilirsiniz. )
En başta, gülümsemek, göz teması kurmak, omuzları abartmadan dikleştirmek, kolları ve elleri açık tutmak daima karşı tarafa olumlu mesaj verir:))
Bedenin mesajlarını değerlendirirken bir kaç verinin bir arada olması dikkate alınmalıdır.

Beden dilinin çok genel mesajlarından bazıları:
Gözleri çok açmak: Şaşkınlık
Gözleri biraz açarak bakmak: İlgi, merak
Gözleri kaçırmak: Samimiyetsizlik
Derin bakmak: Dikkat
Kısık gözlerle bakmak: Şüphe
Gözleri devirmek: Sıkılmak, ukalalık
Gözleri dikmek: Saldırganlık
Yan bakış: İlgilenme veya küçümseme ( diğer tavırlarla ilişkilendirilmeli)
Aşağı bakış: Aşağılanmışlık, başarısızlık duygusu ( eğik ve omuzlar düşük bir şekilde olduğunda )
Başı hafif eğmek: Dikkate almak
Başı iki yana sallamak: olumsuz tavır, hayır demek
Başı öne arkaya sallamak: Bazen olumlu tavır, evet anlamında; bazen de tehdit içerir.
Çatık kaşlar: Öfke
Kaşları hafif yukarı kaldırmak: Dikkatle dinlemek, ilgi duymak
Tek kaşı kaldırmak: Küçümsemek
Burnu kaşımak: Şüphe duymak, yalan söyleme eğilimi, söylediğinden emin olmamak
Alnı kaşımak: Hatırlamaya çalışmak
El sıkışırken elleri gevşek tutmak: Samimiyetsizlik, güvensizlik
El sıkışırken güçlü sıkmak: Samimiyet ve öz güven
El sıkışırken eli üst tarafa çevirmek: Üstünlük
Elleri kenetlemek: Dinlememek, kapanmak
Baş parmağı kaldırmak: Öz güven, başarı
İşaret parmağını göstermek: Tehdit
İşaret ve orta parmakla V yapmak: Zafer işareti
İki elin parmaklarını yukarıda olacak şekilde birleştirip üçgen oluşturmak: Olumlu ifade, dikkate almak. Ancak, baş geriye atarak yapıldığında küstahlık, ukalalık olarak değerlendirilir. Bu çok bilinen bir mesaj olduğu için yapmış olmak için yapılabiliyor. Tabii bedenin diğer uzuvları bunun ne kadar doğru olduğunu mutlaka ele verir.
Elleri ovuşturmak: Karşı taraftan beklenti
Avuçları açık tutmak: Doğruluk, samimiyet
Elleri yüze koymak: Düşünmek
İşaret parmağını yanağa dayamak: Eleştirel tutum
Çeneyi kaşımak: Karar aşaması
Gözlüğü çıkarıp ağza yaklaştırmak: Karar aşaması
Elleri kulağa götürme: Söylenenden hoşlanmamak, söyleneni duymak istememek
Tırnak yemek: Öz güven problemi
Kolları kavuşturmak: Kapanmak, savunmak, güvensizlik (eller kolların altında olduğunda)
Dik durmak: Öz güven ve rahatlık
Kamburlaşmak,eli kolu bedene iyice yapıştırmak: Öz güven eksikliği, kendini dışa kapatmak, korkmak
Omuzları düşürmek: Güvensizlik, yetersizlik
Bacakları ayırarak oturmak: Meydan okumak
Bacak bacak üstüne atma: Bazı durumlarda savunma, bazı durumlarda rahatlık ifadesidir. Diğer tavırlara bakılmalıdır.
Bacak sallamak: Acelecilik, sabırsızlık
Ayakları çaprazlamak: Güvensizlik

Beden dili bir iletişim ve etkileşim aracıdır. Olumlu mesajlar olumlu mesajları çağırır.
Mevlana şöyle der: '' Gerek yok her sözü laf ile beyana, bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana...''







Etkin dinlemek

ETKİN DİNLEMEK

 Dinlemek, sağlıklı iletişimin temel şartlarından biri. Sözel iletişimde söylenenlerin % 45 ini duyuyor, bununda % 50 sini anlayabiliyoruz. Yani konuşulanların Yaklaşık % 25 ini hatırlayabiliyoruz. Bu oran ne kadar artarsa o kadar iyi iletişim kurabiliyoruz demektir. Bunu da etkin dinleyerek artırabiliriz.
Genel olarak birbirimizi dinlemiyoruz ve dolayısıyla da birbirimizi anlamıyoruz. Dikkat edin birileriyle konuşurken birbirimizi dinlemekten çok kafamızın içindekilere, ne söyleyeceğimize veya gündemimizdekilere odaklanıyor ve doğal olarak birbirimizi anlayamıyoruz. Çünkü etkin dinlemiyoruz..
Etkin dinlemek; sadece söylenenleri duymak değil, söylenenleri anlamak, kavramak ve anladığını belli etmektir. İnsan beyni dakikada 600 kelimelik konuşmayı anlama kapasitesine sahipmiş. Normal bir konuşma hızı dakikada 100 – 150 kelime olduğuna göre, iletişim yöntemlerini geliştirerek bu oranı artırmak mümkün. Etkin dinleyerek konuşulanları çok daha iyi anlayabiliriz.

Her insanın dinlemesi farklı olabilir;
* Bazıları görünüşte dinler, dinliyormuş gibi görünür ama kafası başka yerdedir.
* Bazıları yüzeysel dinler, konunun asıl anlamını kavrayamaz.
* Bazıları seçerek dinler, sadece ilgi duyduğu kısımlar dikkatini çeker.
* Bazıları hep savunma yaparak dinler; onlara her söz, kendilerine bir saldırı gibi gelir.
* Bazıları hata bulmak için dinler, hep bir açık arar.
* Bazıları da aktif dinler, söylenenleri anlar, mesajı alır ve anladığını geri bildirimlerle belli eder. Bu bilinçli, etkin bir dinlemedir.

Etkin dinlemek için yapabilecekleriniz:
* Önce kendinizi rahatlatın, rahat nefesler alın.
* Gülümseyin, sahte bile olsa gülümsemek sizi mutlu eder, kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.
* Beden dilinizi iyi kullanın; dik ve rahat durun, kendinizi sıkmayın, gülümseyerek göz teması kurun, başınızı hafif sallayarak dinlediğinizi belli edin.
* Konuşanı önemseyin.
* Konuşmaya odaklanın, söylenenleri iyi duymaya çalışın.
* Söz kesmemeye özen gösterin.
* Yargı ve yorum yapmadan dinleyin. Ön yargıdan kaçının.
* Yıkıcı eleştiriden uzak durun..
* Dinlerken başka bir şeyle ilgilenmeyin.
* Empati kurun.
* Uygun sorular sorun, bu detayların anlaşılmasına yardımcı olur.
* Çözüme yönelik sorular sorun. Niçin yerine nasıl diye soru yöneltin. . Çünkü nasıl, çözüme yöneliktir.
* İlgilendiğinizi karşı tarafa hissettirin, anladığınızı belli edin.
* Konuşmanın altında yatan fikri önemseyin.

Birbirimizi anlamak için birbirimizi iyi dinleyelim. İletişimde şu formülü önemseyelim:
Anlamak + anlatmak + anlaşmak... Konuşmaktan çok dinleyerek daha iyi iletişim kurabiliriz, karşı tarafın ne demek istediğini anlar ve bu şekilde daha iyi anlaşabiliriz.
Unutmayalım, iki kulağımız bir ağzımız var...
Sevgiyle...