15 Ocak 2015 Perşembe

Evren ve biz



Evrende olan her şey birbirine bağlı ve etkileşim içinde. İnsan evrenin bir parçası. Evren ve insan, bir ve bütün. İnsanın içinde evren, evrenin içinde insan; birin içinde her şey, her şeyin içinde bir olduğu gibi.
Sayısız moleküllerden oluşan DNA'mız her bilgiyi taşıyor ve evrenle iletişim halinde. Makro kozmostan ve mikro kozmosa, mikro kozmostan makro kozmosa giden ve gelen bir yol, bağ ve bütünlük. Parçadan bütüne, bütünden parçaya. Parçada tüm evrenin bilgisi mevcut. İnsanın sırrını çözmek evrenin sırrını çözmek gibi. Yine hücrenin sırrını çözmek bedenin sırrını çözmek gibi... Örn, vücudumuzun herhangi bir yerinin bir hücresinde, tüm vücudumuza ait bilgiler saklı.

Hepimizin frekansı farklı,  yaydığı enerji farklı. Tıpkı parmak izlerimiz gibi, soyut ve somut bedenlerimiz gibi...
Yıldızlarda özümüz nötr durumdaydı, beden aldığımızda durum değişti. Ebeveynlerimizden, çevremizden, okuldan, toplumdan olumlu olumsuz, bir sürü kalıplar öğrendik. Sevgi yerini korkuya bıraktı, güvenin yerini endişe aldı, sonradan öğrenilmiş korkularla yaşamaya başladık. Kısaca yaşamdan korkmayı öğrendik. Böylece evrenle ilişkimizi bozuldu, ve bütünden, öz'den uzaklaştık...
Öz'den uzaklaşmak; yorum, yargı, ötekileştirme ve iç konuşmalarla öfke, hırs, nefret gibi olumsuz duyguların açığa çıkmasına, birliği unutmamıza, evrenin bize sunduklarını anlamamamıza, dolayısıyla kaosa ve kısır döngüye neden olur.  Böylece biz korktukça korku gelir, sevgi enerjisi azalır, kalpler bozulur vs...

Unutmayalım; evren ve biz bir bütünüz. İnsanoğlu kendini düşünce ve duygularıyla; zihnen ve kalben, bütünden ayrı hissettiğinde bağı gevşetmiş, güven ve sevgiyi yitirmiş oluyor. Kendini bütünden ayrı deneyimliyor. İşte bütün kişisel ve ruhsal çalışmalar bütünü görmek ve bütüne ulaşmak için. Farkındalık için...

Farkındalık, sevgi ve neşe dileklerimle:))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder